Subscribe:

Telif Hakkı

Yukarıdaki kupürü 28 Haziran 2012 tarihli Bugün gazetesinden kestim. Haberin ilginçliği, sözü edilen kişinin saçmalaması ile ilgilenmeyeceğim. "Telif" kelimesinin anlamı üzerinde duracağım.

"Telif" kelimesi TDK'de söyle tanımlanmış: 
telif 
isim (te:lif) eskimiş Arapça te¢l³f
1. isim Uzlaştırma
2. Kitap yazma
3. hukuk Telif hakkı
4. sıfat Yazarın kendisinin kaleme aldığı
"Babamın gene o tarihte oynanan bir telif piyesi de o sahnede oynamıştı." - H. F. Ozansoy


telif hakkı 
isim, hukuk
isim, hukuk Bir fikir veya sanat eserini yaratan kişinin, bu eserden doğan haklarının hepsi, telif, yazar hakkı, röyalti
Telif hakkının ne olduğu açık. Bir eseri yaratan kişinin o eserden doğan hakları...
Şimdi bu vatandaş çatma kaşlarının (Haberi yazan vatandaş, bu tür kaşlara "birleşik kaş" değil, "çatma kaş" dendiğini de bilmiyor.) yaratıcısı mıdır ki telif hakkını alsın. 
O halde bu adamın yaptığı işe ne mi denir? "Tescil etmek"denir. Haber "Kaşlarını Tescil Ettirdi" başlığıyla verilmeliydi. 

Anket


Anket yapmayı çok seviyoruz. İnternet sitenize anket ekliyorsunuz, millet tıklayarak anketinize katılıyor. Katılıyor da ne oluyor? Topladığınız bilgiler kimin, hangi derdine derman oluyor? 

İstemeye alışmış, toplamadan duramayan poşalar vardır. İşine yarasın yaramasın, ihtiyacı olsun olmasın, mutlaka gün geceye dönmeden bir şeyler toplamak onlar için en zaruri ihtiyaçtır. Bazı anketçiler de bunlara benziyor. Piyasaya anket sürerken tek kazançları, bilgi toplamanın hazzıdır.

Bari adamakıllı soru ve kapsamlı cevaplar hazırlayabilme becerileri bulunsa... 

"Sizce yeni anayasa yapılmalımıdır?" Evet veya hayır... Gözümüz aydın, bir anketimiz oldu.

"Sizce" demeye lüzum yok. "Evet"i tıklayan da "Hayır"ı tıklayan da kendisince bir fikir(!) ortaya koymuş oluyor zaten.

İkincisi "yapılmalımıdır" kelimesinde soru eki var ve bu ek kendisinden önceki kelimeden ayrı yazılır, "yapılmalı mıdır?" şeklinde yazılmalıdır.

Son olarak şunu belirteyim: Bu yeni anayasa meselesi iyice uzadı. Memleketin neredeyse dağına taşına bile sordular. Çoğunluk yeni anayasayı istiyor. İstiyor da bunu ben yapacak değilim. Milletin vekil seçtiği adamlar yıllardır yeni anayasa tellallığı yapıyor. Yapacaksanız yapın kardeşim. Zaten yaptığınız başka iş yok. 
Ve ey bu anketi yayınlayan yerel TV kanalı! Anket yaptın da ne oldu? 

Ah Gazeteler

AYNI GAZETEDEN AYNI GÜNDE ÜÇ HATALI HABER
(Bunlar gözüme ilk çarpanlar, araştırma yapmadım.)
Yukarıdaki bir İnternet gazetesinden alınan resimde "de" bağlacının yazımıyla ilgili yanlışlık göze çarpıyor. Resimdeki haberde bu hatadan iki tane var: "Zana'da Başbakan demişti." cümlesi "Zana da Başbakan demişti." şeklinde, haberin manşeti de "BDP'Lİ KURT DA BAŞBAKAN DEDİ" şeklinde yazılmalıydı. 


PKK, bir kısaltma ancak Türkçe değil. Bir kesim bunu PEKEKE diye okuyor, bizlerse PEKAKA şeklinde söylüyoruz.
Öncelikle yukarıdaki yazım yanlış. Meseleyi TDK'ye sordum, kullanımdaki yaygınlık nedeniyle bu yazımın yanlış olarak değerlendirilemeyeceğini söylediler. Bu durumda TDK'nin dil üzerinde bir tesiri kalmıyor. Dizginleri çekilmeyen galatlar palazlanıyor ve galat-ı meşhurlar, lügat-i fasihleri ezip geçiyor. 
PKK'yi kısaltma olarak kabul edersek "k" harflerini "ke" şeklinde okumamız gerekir. Bu durumda eklerin ince ünlülü biçimleri gelecektir. Kısaltmayı bir kesimle aynı şekilde okumayı problem yapmamak da icap edecektir bu durumda. 
Ben bu kanıda değilim. Yani bunu bir kısaltma olarak değil de -ki başta da bunun Türkçe bir kısaltma olmadığını belirtmiştim- kelime olarak almalıyız. Kendi dilinde kısaltma olsa da Türkçe için kelimedir ve "Pekaka" şeklindeki söylenişi zaten toplumda kabul görmüştür. Okumayla, yazmayla ilgisi olmayanlar dahi bölücü örgütün adını madem bu şekilde koymuştur, sadece yazanlar için imla meselesi kalmıştır. Onu da "Pekaka" şeklinde yazarız, okuyanlar da buna alışır gider ve -Allah'tan dilerim- bu dert biter ve insanımızın hafızasından adı dahi silinir, gider.


Ermeniler kelimesine getirilen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz. Çünkü özel adlara getirilen yapım ekleri kesme işareti ile ayrılmadığı gibi çokluk eki (-lar/-ler) de ayrılmaz ve bir özel ada (Ermeni) kesmeyle ayrılmayan bir ek (-ler) getirildikten sonra hangi ek gelirse gelsin, ayrılmaz. Özetle, "ERMENİLERİN" şeklinde yazmalıydılar.

Thermal Hotel


Gazetemle birlikte bir ilan kâğıdı geldi. Otelin adı Türkçe. Büyük bir ihtimalle soyadına çokluk eki getirerek iş yerine isim yapılmış. Diyecek bir şey yok. Ülkemizde ucundan bucağından ticaret yapanların çoğu ticarethanesinin adını bu şekilde koyuyor.

Yukarıdaki ilanın ikinci kelimesi ise tam bir dil cinayeti... Türklere dağıtılmak üzere içeriği Türkçe bilgilerle dolu olan bir ilanda "thermal, hotel" kelimelerini kullanmak neye hizmettir?

İnsanlar üzerinde etki bırakıp otelinizin turistik olduğunu, büyük ve lüks olduğunu bu şekilde göstereceğinizi umarak binlerce yıllık bir milletin Allah vergisi dilini harap etmek; cahillik ve düşüncesizlik faktörlerini de hesaba katınca dahi cinayetten ehveni ile adlandırılamaz.

Halkımızın çoğu "thermal"i anlamayı bırak, okuyamaz bile. O kelimenin Türkçesi "termal"dir (bunu da telaffuz edemeyecek bir hayli insanımız vardır) ve "termal" yazınca da bir tarafınız eksilmez.

Türkçede "hotel" diye de bir kelime yoktur, onun da Türkçesi "otel"dir ve "otel" yazınca iş yeriniz küçülmez.

Kendilerine hadim, paralarına meftun olduğumuz turistler okuyabilsin, anlayabilsin ve de dolarlar, avrolar kasamıza dolsun istesek bile milli karakterimiz gereği önce Türkçesini yazarız kocaman harflerle, sonra da ayraç içinde ecnebicesini yazarız biraz küçük harflerle...

Taxsi


Yukarıdaki fotoğrafı Ereğli Devlet Hastanesinin önünde çekmiştim cep telefonumla. 

"TAXSİ" kelimesinin hangi dile ait olduğunu anlayan beri gelsin.

Kelimeyi tek harflerle yazıyorum: TAKSSİ

Türkçede yok, geriye kalan yüzlerce dilde de böyle bir kelime olduğunu sanmıyorum.

Kelimenin ortasındaki "X" harfini "İKS" değil de Azerbaycan alfabesindeki "X" (hırıltılı H) niyetiyle yazmışlarsa bir şey ifade eder: Yöremizde "k" sesi pek kullanılmaz, taksi kelimesi de h'si hırıltılı olarak "tahsi" şeklinde telaffuz edilir. Ne var ki ben bunu yazan ya da yazdıranların bu harfin o işlevinden haberdar olduğunu sanmıyorum. Bunlar, güya, "TAXI" yazarak karizma meydana getirmek isterken devasa bir cehalet sergilemişler. Türkçede X harfi olmadığını bilmeyen, cahil değil de nedir?

İsim mi Sıfat mı

Yazıdan en çok istifade ettiğimiz yerlerden biri bildirme levhalarıdır. İnsanların birbirine girmelerini, kargaşayı önler levhalar. Türkçeyi yanlış kullansalar bile biz onların anlatmak istediklerini çoğu zaman doğru anlarız.

Tabelalarda isim tamlamaları ile sıfat tamlamalarının karıştırıldığına sıkça rastlıyoruz. "Misafir Ayakkabılığı" yazılması gereken tabela "Misafir Ayakkabılık" şeklinde sıfat tamlaması olarak yazılınca kastedilenden çok uzak bir anlam veriyor. İnsanların kastedilen şeyi anlamaları, misafirlerin ayakkabılarını bu dolaba koymaları, yani amacın hasıl olması bu hatayı kıymetten düşürmez. Misafir öğrenci, misafir sanatçı gibi "misafir ayakkabılık, misafir wc" sözleri de aynı anlamı taşır: Bu ayakkabılık ve bu wc misafirdir; umduklarını değil, bulduklarını yedikten sonra buradan gideceklerdir.

Aynı tür levhaları pak çok yerde görmemiz mümkün. "Bay Mescit, Bayan Mescit" yazılarını namazda gözü, ezanda kulağı olmayanlar bile sık sık görürler. Mescidin cinsiyeti olur mu?

Sonra bu wc ibaresinin de Türkçemizde yeri yoktur. Bunun yerine Türkçemizde yerli ya da yabancı kökenli birçok kelime var: abdesthane, aralık, ayakyolu, yüznumara, hacet yeri, hela, kenef, memişhane, kademhane ve tuvalet.

Hangisini estetik buluyorsanız, onu kullanınız. WC deyince çok mu temiz oluyor, çok mu nazik oluyor; içinde ne olduğunu biliyoruz. Fakat abdesthane kelimesi bize temizliği hatırlatıyor, hem de ibadete hazırlık temizliğini...

70'inci


10 Kasım 2008 tarihli bir TV haberi…

Ülkemin protokolü, makamını hak edeniyle etmeyeniyle hazır olda… Bazılarının kafalarında belki de günün ve bu toplanışın anlamından fersah fersah uzak düşünceler, safındaki bazılarına tahammülsüzlük ve imkân bulsa bir kaşık suda boğma arzusuyla yanıp tutuşma hali…

Bütün bunları şu an sadece Allah biliyor.

Benim bildiğim ise haberin alt yazısında mühim bir imlâ hatasının var olduğudur.

YETMİŞİNCİ kelimesi öyle yazılmaz, “70’İNCİ” şeklinde yazılmalıydı. Rakamla yazılmış bir sayıya ek getirirken sayının harfle yazılışına dikkat etmeliyiz. Harfle yazıldığında ek nasıl geliyorsa rakamla yazıldığında da aynı şekilde gelir: YETMİŞ-İNCİ = 70-İNCİ.

Bu haberi seyredenlerden en az bir kişi yanlışın farkına varmış olsa; geriye kalanlar, ister imlâ kaidelerinden habersiz oluşları ister beyinlerinin algıda tamamlayıcılık ilkesine göre çalışması nedeniyle olsun, bu hatayı fark etmeseler de bu imlâ hatası basit değildir.

Milli eğitimimize vurulmuş bir darbedir. Dilin korunmasından, doğru kullanılmasından laf açılınca mangalda köz bırakmayan benim necip milletimin çocuklarına yanlışın doğru diye kakalanmasıdır. Bir doğrunun genç dimağlara aşılanabilmesi için öğretmenler, kitaplar, ilim adamları kendini paralarken bir TV kanalının sadece dil cahili bir efendiyi o masanın başına geçirmiş olması gibi telafisi hem gayet kolay hem elzem bir sorumsuzluğundan ötürü yüz binlerin bir yanlışı doğru diye hafızalarına kayıt etmesi büyük bir cinayettir. Muallimler iğneyle kuyu kazıyorlar, ancak bir cahil ufak bir gafletle oraya bir tümsek yığıveriyor.

Eğitimden milletin her ferdi sorumludur. Bu iş sadece öğretmenlere bırakılmamalı.

O TV kanalı o klavyenin başına dil uzmanı bir zatı koymalı, koymalı ki ekran başındaki “genel öğrenici kitlesi” faydalansın, televizyonunu bilinçaltına birkaç bilgi göndermiş olmanın kazancıyla kapatsın.

Onar


Ne âlâ… Ben yazdım oldu.

Dil cahili bir televizyoncu cinayeti daha…

Haberdeki alt yazıyı yazarken nasıl da iftihar etti kendisiyle kim bilir, kesme işaretlerini doğru kullandım, diye.

Nereden bilsin üleştirme sayılarının rakamla (10’ar) değil harfle (onar) yazıldığını. Zira hiç imla kılavuzu karıştırmazlar ki… Bütün dil bilgileri üniversiteye hazırlanırken gittikleri dershaneden kalmadır. Oysa öğrenebildikleri doğru bilgilerin çoğu çoktan yanlışlara terk edip gitmiştir yerini.

Zavallı Türkçem!.. Kimlerin elindesin? 

Ayrıca villa dedikten sonra “ev” demeye hacet var mı? Villa zaten bir ev çeşididir.