Subscribe:

MÖKSÜN

Çocuğun babası üzerindeki haklarından birinin de kendisine güzel bir isim koyması olduğunu buyurmuş Peygamber Efendimiz. Yani baba ya da anne çocuğuna isim koyarken belli kıstasları göz önünde bulunduracaktır.

Mesela:

Eğer herhangi bir dilde anlamı olan bir kelime isim olarak verilecekse anlamı güzel olan bir kelime olmalıdır bu, çünkü çocuk ömür boyu o isimle çağrılacak, çocuğun hayatı boyunca en fazla duyduğu kelime o olacaktır. Ayrıca sürekli duyduğu bu kelimenin kişinin karakteri üzerinde de tesirleri olacaktır.

Çocuğa geçmişte yaşamış zatlardan birinin ismi verilecekse bu zat iyilerden olmalıdır.

Çocuğa dedesinin ya da ninesinin adı kutsal bir emanetmiş gibi tevdi edilecekse de bu ölçüler gözden uzak tutulmamalıdır.

İsminden rahatsızlık duyan çok çocuk tanıdım ben. Kendisine ninesinin ismi ile birlikte ikinci bir isim verilen bir öğrencim vardı, adı Keziban Büşra idi. Birinci isminden hoşlanmadığını bildiğim için ben ona ikinci ismiyle hitap ederdim. Fakat onu kızdırmak isteyen arkadaşları üzerine basa basa "Keziban" derlerdi ona. Bilgisayardan çıkan bütün listelerde her iki ismi de çıkan kızımız, mutlaka kâğıttaki "Keziban"ı karalardı.

"Bayram" adındaki bir öğrencime sormuştum "Sen bayramda mı doğmuşsun?" diye. "Hayır." dedi "Bayram, dedemin adı, bana da koymuşlar." 
Dedesinin bayramda mı doğduğunu, yoksa bu adın ona da miras mı kaldığını zaten bilemezdi.

Yakın zamanda hastanede muayene sırası bekliyorduk. Koridor tıklım tıklım... Herkesin gözü ekranda... Ve ekranda bir isim... Sıradaki hastanın ismi: MÖKSÜN ...DÖLÜ. (Soyisminin birinci kelimesinde sıkıntı yok, ama kişiyi ifşa etmemek için üç nokta koydum ve bu ismin sıkıntısız tek kelimesi bu üç noktanın içinde kayboldu.)

Möksün, ne olabilir ki... Belki "Muhsin" demek istediler de ya nüfus memurunun cehaletine kurban gittiler ya da yöresel söyleyişe kurban ettiler güzelim ismi.

Soyadı da isimden geri kalır değil. Ne kadar +18 ve bedevice. Artık köy kent dolaşılıp da millete soyadı damgası basıldığı dönemin memurlarından birinin ... yemesi midir, yoksa sonralardan kendileri mi böyle bir bedeviyet sergilemişlerdir bilemiyorum. 

Ekrandaki o isim, biraz sonra dişçi koltuğuna oturacaklar için iyi bir fıkra gibi tesir etmiş olmalı.