Subscribe:

İrtica


1994 baskılı TDK Okul Sözlüğü...

Türkiye'nin adım adım 28 Şubat'a yaklaştığı yıllara lügat desteği sağlanmış.

Anlamı sadece ve sadece "gericilik" olan "irtica" kelimesi için ilk anlam olarak "İslâmî yaşama tarzına dönüş" ifadesini vermek hem bir dil cehaleti hem de mukaddes dinimize bir saldırıdır. 

İslâmî yaşama tarzı, Müslümanlıktır. Yani hidayete ermektir ki her Müslüman bunu, namazlarında okuduğu Fatiha sûresinde günde en az kırk kere Allah'tan dilemektedir. 

Aynı sözlükte "şehit" kelimesi de yanlış anlamlandırılmış, kasıtlı olarak kimi kesimler tarafından bu kelimeye hâlâ dinden uzak anlamlar yüklenmeye çalışılmaktadır. Herhangi bir ülkü ya da ülke için ne şekilde olursa olsun ölene şehit denmez. Birileri diyebilir; ama Allah şehit demez. Şehitlik dünyadan ziyade Âhiret âlemini ilgilendiren bir durumdur. Hülâsa, dini ve İslam coğrafyası olan bir ülke uğrunda ve Allah rızası için ölmek gerekir şehit olabilmek için.


TDK'nin Güncel Türkçe Sözlük'te irtica kelimesi ile ilgili bu utanç verici yanlışı düzeltmiş olması ise sevindirici bir durum.

Saat:Dakika


Hastanede yatan bir akrabamı ziyaret etmiş çıkıyordum. Fotoğraftaki levha dikkatimi çekti. 

Saat ve dakikanın arasına nokta koymayı başaran tabelacıya mı dua etsem hastane idaresine mi, bilmiyorum.

TDK diyor ki saat ile dakika bildiren sayıların arasına nokta konur. Fakat bundan neredeyse hiç kimsenin haberi yok. Sürekli Türkçe dersi verilen öğrenciler bile "Hocam, saatle dakikanın arasına iki nokta konmuyor mu?" diye sorar dururlar. 

"Hayır yavrum, tek nokta konur." dediğimizde "Ama kol saatlerinde iki nokta konuyor." cevabını alırız.

Doğrudur, neredeyse bütün dijital saatler ve saati gösteren bütün yazılar saatle dakika arasına iki nokta (10:00) koyar.

Yabancı televizyon kanalları da iki nokta kullanıyorlar. 

Demek ki TDK yanlış biliyor. Madem halkımıza saat yazımını "10.00" şeklinde öğretmek, öğretsek bile bütün bir dijital dünyayı değiştirmek mümkün değildir. O halde TDK tek nokta ısrarından vazgeçmelidir. Yani nadir bulunan yukarıdaki levhayı yanlış, yanlış saydığımız diğerlerini doğru kabul etmeliyiz.

Çöp Dökmek


Ereğli'de arabamı park edecek bir yer arıyordum. Bir inşaatın önünde ufacık bir yer buldum. Park ettim, el frenini çektim. İnerken bir tabela dikkatimi çekti: "BELEDİYECE ÇÖP DÖKMEK YASAKTIR"

İnşaat sahipleri kerli ferli adamlardı galiba ki belediyeye yasak koymuşlardı, belediyenin çöp dökmesini yasaklamışlardı. Hem belediye şehrin ortasında bir inşaatın önüne neden çöp döküyordu ki? Belediyenin görevi çöpleri toplamak değil miydi?

Belki de yanlış anlamıştım. Belediye değildi oraya çöp döken. Başkaları çöp döküyordu, inşaat sahibi rahatsızdı bu durumdan. Arsız insanlara söz anlatamamış da tabela dikmeye karar vermişti. Yasağına yasal bir dayanak olsun diye de belediyeyi zikretmişti. Yani şöyle demek istiyordu büyük bir ihtimalle: ÇÖP DÖKMEK BELEDİYECE YASAKTIR. Ondan daha anlamlısı herhalde şöyle olurdu: BURAYA ÇÖP DÖKMEK BELEDİYECE YASAKLANMIŞTIR.

İkinci ihtimal makul gözüküyor. Canlarını hiçe sayıp hayatî yasakları çiğneyen insanımız, belediyenin adını duyunca bu yasağa uyar mı uymaz mı bilinmez. Ama tabela normal de ben dilci gözüyle öküzün altında buzağı mı arıyorum, düşüncesiyle fotoğrafı 9 yaşındaki oğluma gösterdim. "Ne anladın?" dedim. "Belediyenin çöp dökmesi yasakmış." dedi. 

Evet, tabelaya boşuna masraf edilmişti. Tabelanın anlattığı ile anlatmak istediği birbirinden hayli uzaktı. 

Anket

- Madem bir İnternet sitemiz var, anket eklememek olmaz. Hay Allah! Aklıma da hiç anket konusu gelmiyor. Anket koymasak mı acaba? Hah, buldum! İyisi mi halka gidelim... Siteye anket koyalım mı, koymayalım mı? Anket yapıp halkımıza soralım. 

Yaz oğlum, şöyle yaz: "Siteye anket eklensin mi? Evet. Hayır.

- İyi de ağabey, bunu ekleyince siteye zaten anket koymuş olmaz mıyız?

- Olur muyuz?

- Bilmem...

İyi Olmaya Çalışmak

Bazı laflar -söz yerine laf kelimesini özellikle kullandım- var, kimden türediği belli değil fakat süratle yayılıyor. Yanlışlar, doğrulardan fazla taraftar bulabildiği için bu laflar da küçüğünden büyüğüne, okumuşundan cahil kalmışına, kentlisinden köylüsüne cümle halkın dilinde sakız olmaktadır.

Son zamanlarda "Nasılsın?" sorusuna verilen "İyi olmaya çalışıyoruz." cevabı da bu ucube laflardan birisi.

"Nasılsın?" diye hâlimizi hatrımızı soran birisine "İyiyim, Allah'a şükür, şükürler olsun, elhamdulillah, teşekkür ederim" ya da "İdare ediyoruz, hastayım, kötüyüm..." gibi birçok cevap verilebilecekken "İyi olmaya çalışıyoruz." şeklinde üç tane kelimeyi israf edip de beş para etmeyen bir şey yumurtlamak, bir lisanın içine etme teşebbüsüdür.

İnsanın gün içindeki bütün gayreti "iyi olmak" için çalışmak mıdır? 

İnsan ya iyidir ya kötüdür ya da ikisi arasında bir yerdedir. Bunu da yukarıda tırnak içinde verdiğim sözlerle ifade edebilir. 

Halimizi soran bir insana, çok zor durumda değilsek olumsuzluk izhar etmek, kula karşı nezaketsizlik; yaratıcıya karşı da şükürsüzlük ve nankörlüktür. 

Şehirde okumuş adamlardan duyduğum bu lafı, köyde önünde eşeğiyle tarladan dönen üstü başı toz toprak bir adamın, nasırlı elleriyle tuttuğu telefonla konuştuğu kişiye sarf ettiğini görmek, lanet olası lafların nasıl taraftar bulduğunu bana bir kere daha gösterdi.

Petrol İçenler Buraya


"1960'dan" yanlış... Doğrusu: 1960'tan

"Bu Güne" yanlış... Doğrusu: Bugüne

Takvim kapağının tasarımı ise tam bir fecaat komedisi...



Anılarda Anlamsız

Tarih: 16 Temmuz 2012 
Saat: 18.45
Niğde-Kayseri yolundayım, Kayseri'ye yaklaşmışım. Fotoğraftaki aracı sollarken arkasındaki muhteşem hata sanatını fark ettim. Eşimden fotoğraf makinesini hazırlamasını istedim ve yavaşladım. Midibüs bizi geçince fotoğrafını çektik.  

Gelelim beni ilgilendiren kısmına...
"ANILARDA ANLAMSIZ" sözünde "anılarda" kelimesindeki "da" ek değil, bağlaçtır. Yani "dahi" anlamına gelmektedir ve ayrı yazılmalıdır.
"ANILAR DA ANLAMSIZ"

"Türkiyenin Her Yerinden" komedisinin ilk kelimesindeki çekim eki kesme işaretiyle ayrılmalıdır: "Türkiye'nin"
Neden komedi?
Yerel bir telefon numarasını il telefon kodu ile Türkiye'nin her yerinden zaten arayabiliriz. Sıradan bir telefon numarasını 444'lü bir numara gibi pazarlamak da üstün Kayseri zekâsının ürünü olsa gerek.